Kamudaki görevde yükselme karmaşası

Haber Giriş : 11 Kasım 2004 10:15, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

"Devlet Memurlarının Görevde Yükselme Esaslarına Dair Genel Yönetmelik " Bakanlar Kurulunun 15.03.1999 tarih ve 99/12642 sayılı kararı ile yürürlüğe girmiş ve yayımlandığı tarihten itibaren altı (6) ay içerisinde tüm kurumların kendi görevde yükselme yönetmeliklerini yayımlamaları gerektiğine ilişkin bir hüküm yer almıştır. Genel yönetmeliğin uygulanması konusunda 22.06.2002 tarihinde dönemin başbakanı tarafından bir genelge yayımlanmıştır. Görevde yükselmeler hususunda objektif kriterler belirleyen bu genelge tüm kamu kuruluşlarına gönderilmiş ve kurumlara yönetmeliklerini genelge doğrultusunda değiştirmeleri bildirilmiştir. 2003 yılında da dönemin başbakanı Abdullah Gül'ün emirleri ile bu genelgede bazı değişiklikler yapılmıştır.

Genel yönetmeliğin kapsam başlıklı maddesi incelendiğinde de görüleceği üzere, Üst Kurullar ile Cumhurbaşkanlığı ve TBMM teşkilatı kapsam dışı bırakılmıştır. Bu düzenleme, anılan kurumlarda çalışan personelin terfilerinde objektif kriterler yerine başka unsurların (örneğin: torpil) egemen olacağı düşüncesini çağrıştırmaktadır. Yönetmeliğin kapsam dışında bırakmasına ve zorunlu olmamasına karşın, sadece Sayın Cumhurbaşkanımız kendi teşkilatı için görevde yükselme yönetmeliği çıkartarak torpil kullanımı konusundaki hassasiyetini ortaya koymuştur. Diğer kurumlarda ise nedendir bilinmez hiçbir hareket gözlenmemiştir.

Genel yönetmeliğin yayımının üzerinden dört (4) yılı aşkın bir süre geçmesine karşın bazı kurumlar hala görevde yükselme yönetmeliklerini çıkartmamıştır. Örneğin; Karayolları Genel Müdürlüğü, personeli ile ilgili görevde yükselme yönetmeliğini çıkartmayan kurumlardan birisidir.

Görevde yükselme yönetmeliklerini düzenleyen bazı kurumlarda ise akıl almaz uygulamalarla karşılaşılmıştır. Örneğin; öğretmen istihdamı söz konusu olmamasına karşın, Bayındırlık Bakanlığının görevde yükselme yönetmeliğinde öğretmen unvanı ile ilgili bir düzenleme yer almıştır. Sağlık Bakanlığının görevde yükselme yönetmeliğinde sadece kurumun mevcut 10-15 kadrosu ile ilgili bir düzenleme yapılırken, diğer personel hakkında bir düzenlemeye yer verilmemiştir. 25 ekim 2004 tarihli yazımda değindiğim gibi, Orman Genel Müdürlüğünün görevde yükselme yönetmeliğinin 25'inci maddesi de Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme Başkanlığında görünmez bir el tarafından değiştirilmiş ve Orman Genel Müdürlüğüne, öğrenim nedeniyle kazanılan kadrolara yapılacak atamalarda sınavsız atama yetkisi tanınmıştır.

Bu arada Danıştay, öğrenim nedeniyle kazanılan unvanlı kadrolara yapılacak atamalar için sınıf ve unvan değişikliği sınavı yapılması ve unvanlı kadrolara sınavda başarılı olanların atanmaları gerektiği yönünde bir karar vermiş; ilgililerin doğrudan atanmalarının önünü kapamış ve kurumlara ait görevde yükselme yönetmeliklerinin ilgili hükümlerinin yürütmesini durdurmuştur. Danıştay kararları üzerine, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı M. Ali Şahin'in direktifiyle, devlet memurlarının görevde yükselme esaslarına dair genel yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair bir yönetmelik hazırlanmış ve Bakanlar Kurulunda imzaya açılmıştır.

Görevde yükselme yönetmeliklerine ilişkin bu gelişmelere karşın, bazı kurum ve kuruluşların keyfi uygulamaları devam etmiştir. Örneğin; Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde genel yönetmeliğe aykırı bir şekilde sınav düzenlenmiş ve idare istediği kişiyi istediği kadroya atamıştır. Bu durum Köy Hizmetleri ve İller Bankası Genel Müdürlüklerinde daha da vahim bir hal almış, yönetimlerin sınav dahi yapmadan atama yaptıkları gözlenmiştir. Duyumlara göre, Sağlık Bakanlığı da hemşire, sağlık memuru vb. kadrolardaki kişileri Meslek Liselerine Öğretmen olarak atayabilmiştir.

Bu başıbozukluk ve vurdumduymazlık anlaşılır gibi değildir. Bilineceği gibi, Devlet Personel Başkanlığı, diğer personel uygulamalarında olduğu gibi görevde yükselme uygulamalarında da sorumluluk sahibidir. Konunun takipçisi olması gereken bu kurumun olaylar karşısındaki kayıtsızlığının yanı sıra yetkililer hakkında bugüne kadar hiçbir işlem yapılmamış olması da dikkat çekicidir. Yaşanılan onca olaya karşın Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'den de hiç ses çıkmamaktadır. İlgili bakana, başbakanların yazılı emirlerine uymayan kurum ve kuruluşların hangileri olduğunu ve bu kurumların yetkilileri hakkında neden işlem yapılmadığı sormak ve ondan yanıt beklemek sanırım yanlış bir tutum olmayacaktır.

Devlet Bakanı M. Ali Şahin olanlara makul bir açıklama getirebilir mi ? bilemem. Kamu yönetiminden sorumlu bir bakanın bürokratlarınca yanıltılmış olmasını ise düşünmek dahi istemiyorum. Ancak; bu köşede daha önce de benzer pek çok sorunu dile getirdim ve sorunların yanıt bulmadığını izledim, gördüm. Anladığım kadarıyla sorunlar ya gerektiğince dikkate değer bulunmuyor yahut da kayıtsızlık devletin tüm kademelerine egemen. Yaşanan olayların kafalarda yarattığı yegane çağrışım ise, ne yazıktır ki kamuda süregelen kadrolaşma hareketinden başka bir şey olmuyor?

Birgün/Muammer Bayburtluoğlu

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber